20 Eylül 2008 Cumartesi

Kalbimi Bir Dağ Gibi İçimde Yaratan..

Sevinmek gerek aslında biliyorum.Yada ben öyle düşünüyorum.Bir can daha kavuştu mevlasına.
Kurtuldu, bu dünyanın kirlenmiş oksijenini ciğerlerine çekmekten.....
Sevinmek gerek, bir can daha ebedi sonsuzluğa,asıl yurduna taşındı.
Önemli olan bu bataklığa dönüşmüş, hırs ve kan kokulu dünyadan çok fazla yara almadan gidebilmekti.
Ay gibi nurlu,güneş kadar samimi,yıldız kadar parlak bir kalple gitmek, gidebilmek..
Ardında can kırıkları bırakmadan,hoş bir seda bırakarak gidebilmek önemli olan.
Diğer açıdan bakılırsa üzülmek gerek..
Üzülürüm..Çünkü başka fırsatı olmayacak, hataları telafi etmenin.
Ömrün uzun veya kısa olmasının bir önemi yok,saman olduktan sonra.
Ama faydalı olan bir yüreği, bileği olan için uzun ve hayırlı ömrün önemi çok daha başkadır.
Kuru dal bile bir işe yarar..En azından odun niyetine yanar..
İnsan ömrü boş geçirilmeyecek kadar kısa ve değerli..
Kalpleri yaratan kırılsın yerlere atılsın diye yaratmadı.İçine sevgisini yerleştirdi.

Dağları gördüğümde Rabbim, küçüklüğümü gördüm.Büyüsem büyüsem hangi dağa yetişebilirim ki ?

Lakin aşabilirim dağları,Ve aştığımda elim ayağım bir dağın toprağına değdiğinde dağı bilirim.

Dağı bildiğimde Rabbim, dağı oraya koyanı, dağdan büyük olanı bildim.Dağlar karşısında un ufak olur,yürü dediğinde yürür.

Seni bildiğimde kendimi, senin büyüklüğünde küçüklüğümü,senin kudretinde aczimi bildim.

Bana , senin istediğin gibi bir insan olmam için hayırlı bir ömür nasip et..

Vakarını,ağırbaşlılığını koruyarak tevazu eden,şerefini düşürmeden alçakgönüllü olan, günaha girmeden kazancını doğru yolda harcayan,düşkünlere ve yoksullara merhamet eden , ilim ve hikmet sahibileriyle kaynaşan kimselere ne mutlu....

Hiç yorum yok: